MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVALARI - 2025
- yazilitaslaravukat
- 17 Şub
- 5 dakikada okunur

A) GENEL BİLGİ
Bir kimsenin, maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı halde, takip borçlusu olarak kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz etmeyi çeşitli nedenlerle ihmal etmesi veya itiraz edip de bu itirazını İcra İflas Kanunu M. 68'deki belgelerden biri ile ispat edememesi nedeniyle, hakkındaki icra takibi kesinleşmiş olabilir. Böyle bir borçlu, aslında borçlu olmadığını iddia ettiği bu parayı, icra takibi kesinleştiği için ödemek zorundadır.
Ancak maddi hukuk bakımından gerçekten borçlu olmadığını iddia eden böyle bir borçluya, borçlu olmadığını genel hükümlere göre tespit ettirmek imkanı da tanınmalıdır. İşte burada karşımıza önemli iki kurum çıkmaktadır ki, bunlar menfi tespit ve istirdat davalarıdır.
Menfi tespit davası borçlunun, borcu henüz ödemeden önce, borçlu bulunmadığının tespiti içim açabileceği bir davadır. Ancak borçlu takip konusu borcu icra dairesinin banka hesabına ödedikten sonra artık menfi tespit davası açamaz; bu halde ancak istirdat davası açabilir.
Her iki davanın amacı aynıdır: Borçlunun takip konusu yapılan alacağın borçlusu bulunmadığının tespiti. Her iki davanın amacı aynı olduğundan, borçlu açtığı menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcu ödemek zorunda kalırsa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (İcra İflas Kanunu M. 72/6). Menfi tespit davası yalnızca ilamsız icra içerisinde değil; ilamlı icrada, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ve iflas takibinde de açılabilecek bir davadır.
B) MENFİ TESPİT DAVASI
1- Genel olarak
Borçlunun, takip konusu alacağın borçlusu bulunmadığının tespiti için açacağı davaya, menfi tespit davası denir.
Dikkat edilmelidir ki alacaklı, itirazın iptali davası açmış ve bu davayı kazanmış ise bu davada alacağın varlığı kesin hükümle tespit edilmiş olduğundan, borçlu menfi tespit veya istirdat davası açamaz.
Borçlu, kendisinden de alacaklıdan alacaklı olduğunu, bu nedenle alacağı ile borcunu takas ettiğini, takip konusu olan senedin anlaşmaya aykırı olduğunu veya hatır senedi olduğunu, senedin geçersiz olduğunu ileri sürerek menfi tespit davası açabilir.
Menfi tespit davası, icra takibinden önce veya sonra açılabilir.
2- Menfi tespit davasının açılma zamanı
İcra Takibinden Önce Açılan Menfi Tespit Davası
Borçlu, kendisini ödemek zorunda olmadığı bir borç ile tehdit eden kimseye karşı, böyle bir borcu olmadığının tespiti içim, henüz başlamış bir icra takibi yokken bir menfi tespit davası açabilir.
Borçlunun menfi tespit davası açmasından sonra, alacaklı aynı alacak için icra takibi yapabilir. Daha önce açılmış olan menfi tespit davası, bu icra takibini önlemez veya icra takibini kendiliğinden durdurmaz. Ancak menfi tespit davasına bakan mahkeme, alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek bir teminat karşılığında, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. Bu teminat alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağına geç kavuşması halindeki zararını karşılamak üzere alınır. Mahkeme, gerekli teminat yatırılınca, herhalde ihtiyati tedbir kararı vermek zorunda değildir.
İcra Takibinden Sonra Açılan Menfi Tespit Davası
Borçlu, icra takibinden sonra da alacaklıya karşı menfi tespit davası açabilir. Ancak icra takibi sonuçlanıncaya kadar yani borç ödeninceye kadar açabilir; aksi takdirde menfi tespit davası değil istirdat davası açabilir.
Mahkeme kural olarak, icra takibinden sonra açılan bir menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulmasına karar veremez. Ancak borçlu, takip konusu alacağın tamamını karşılayacak miktarda parayı nakit olarak karşılamak yanında, bu paranın alacaklıya ödenmemesi için yüzde on beş oranında teminat gösterirse hakim ihtiyati tedbir kararı verebilir.
3-Yargılama Usulü
Menfi tespit davası, borçlu tarafından alacaklıya karşı açılır. Yetkili mahkeme, borçlunun seçimine göre, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesidir. Bu yetki kuralı kesin değildir. Bu nedenle tacir veya kamu tüzel kişisi olan taraflar, yetki sözleşmesi ile başka bir yer mahkemesini de yetkili kılabilirler.
Görevli mahkeme, para alacakları için genel görevli mahkeme olan asliye hukuk veya niteliğine göre özel görevli mahkemedir.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalıya (alacaklıya) düşer. Ancak borçlu davacı, borcun hiç doğmadığını iddia etmişse, bu durumda ispat yükünün borçlu davacıya düşmesi gerekir.
4-Menfi Tespit Davasının Sonuçları
Davanın Alacaklı Lehine Sonuçlanması
Menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması, yani davanın reddi halinde, takip konusu alacağın mevcut olduğu maddi hukuk bakımından tespit edilmiş olur.
Dava sırasında icra takibinin durması veya paranın alacaklıya ödenmemesi için verilen bir ihtiyati tedbir kararı varsa, verilen bu mahkeme kararı ile kendiliğinden kalkar ve icra takibine devam edilir.
Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkeme, borçluyu, alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmasından doğan zararı oranında bir tazminata kendiliğinden mahkum eder. Mahkeme, alacaklının bir talebi olmasa bile en az alacağın yüzde yirmisi kadar tazminat kararı vermekle yükümlüdür. Ancak ihtiyati tedbir kararı verilmemişse mahkeme borçluyu tazminata mahkum edemez.
Davalı alacaklının haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğradığı zararı yüzden yirmiden fazla is, davalı, ayrı bir karşı dava açmaya gerek kalmadan, zararın tamamını davanın her halinde HMK M. 141 doğrultusunda isteyebilir. Ancak yüzde yirmiden fazla zararının olduğunu iddia ettiği takdirde bunu ispat etmekle yükümlüdür.
Davanın Borçlu Lehine Sonuçlanması
Mahkemenin davayı kabul ederek borçlunun borcu olmadığının tespitine karar vermesi ile icra takibi derhal durur; hükmün kesinleşmesi ile icra takibi iptal edilir. Yani, borçlunun hiç hiç borçlu olmadığına karar verilmişse, icra tamamen; borçlunun kısmen borçlu olmadığına karar verilmişse icra kısmen eski hale iade edilir.
İcranın eski hale iadesi için, ayrıca bir mahkeme hükmüne gerek yoktur. Davanın sonuçlanmasından önce, borçlunun malları haczedilmişse, bu haciz kalkar; borçlunun malları satılmışsa, satış bedeli alacaklıya değil borçluya ödenir.
Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötü niyetle yapılmış olduğu anlaşılırsa borçlunun talebi üzerine, borçlunun menfi tespit davası nedeniyle uğramış olduğu zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Bu zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
5-Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesi
Menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması nedeniyle borç alacaklıya ödenmiş olursa, menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edilir; yani, menfi tespit davası istirdat davasına dönüşür.
Menfi tespit davası, kendiliğinden istirdat davasına dönüştüğünden borçlu davacının bir talepte bulunması gerekmez. Bu nedenle borcun ödendiğini öğrenen mahkeme, menfi tespit davasına kendiliğinden istirdat davası olarak devam eder.
C) İSTİRDAT DAVASI
1-Kavram
Borçlu, bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için istirdat davası açabilir.
İstirdat davası, esasen sebepsiz zenginleşme iddiasına dayanan bir eda davası olup; bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen bir paranın geri verilmesi istenir.
2-İstirdat Davasının Şartları
İstirdat davasının takip hukuku ve maddi hukuk bakımından iki koşulu vardır. Bundan başka, davanın açılması için bir yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür.
Paranın İcra Takibinin Kesinleşmesi Üzerine Cebri İcra Tehdidiyle Ödenmesi
İlk koşul, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. Paranın icra dairesi hesabına yatırılmış olması yeterli olup, paranın icra dairesince alacaklıya ödenmiş olması da gerekmez.
Borçlu, kesinleşen icra takibi dolayısıyla cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalmalıdır; eğer yedi günlük itiraz süresi içerisinde icra dairesine ödeme yaparsa istirdat davası açamaz. Bu halde, TBK M. 78'e göre sebepsiz zenginleşme davası açabilir.
Borçlunun Borcu Olmadığı Bir Parayı Ödemek Zorunda Kalması
İstirdat davası açılabilmesi için, geri verilmesi istenen paranın maddi hukuk bakımından geri istenmesinin mümkün olması gerekir. Örneğin Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi için verilen şeyler, hukuka veya ahlaka aykırı bir sonuç elde etmek için verilen şeyler ve zaman aşımına uğramış olan bir borcun ödenmesi için verilen şeyler geri alınamaz.
İstirdat Davası Açma Süresi
İstirdat davası açmak, bir yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Bu süre, borç olmayan paranın icra dairesine tamamen ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
3-İstirdat Davası Yargılama Usulü
İstirdat davası, genel hükümlere göre genel veya özel görevli mahkemelerde açılır ve yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir.
Dava, davacı borçlunun seçimine göre, takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde veya davalı alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.
Borçlu icra mahkemesinde bildirmediği itiraz ve def'ilerini de istirdat davasında ileri sürebilir: Ancak borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde zaman aşımı def'inde bulunmamışsa, artık istirdat davasında da zaman aşımı def'ini ileri süremez.
Yazılıtaş Avukatlık & Danışmanlık
Dipnot:
Makalemiz hazırlanırken Prof. Dr. Ramazan ARSLAN, Prof. Dr. Ejder YILMAZ, Prof. Dr. Sema TAŞPINAR AYVAZ, Doç. Dr. Emel HANAĞASI - İcra İflas Hukuku kitabından yardım alınmıştır.
Comments